Halk İnanışları

Bereketle İlgili Halk İnançları:

Ekmek kırıkları atılmaz, toplanıp yenirse evin bereketi çok olur denir.

Sofraya önce büyükler oturur, yoksa sofranın bereketi kaçar.

Bıçakla ekmek kesilmez, evin bereketi kaçar.
Sol el ile su verilmez,sağ el ile verilir sağ el ile içilir

 

Doğum, bebek, çocuk ve Kırkla İlgili Olan Halk İnançları:

Çocuklara nazar değmemesi için nazar boncuğu takılır.

Çocuk yalnız bırakılmaz, bırakmak gerekirse yanına bir süpürge konur.

Çocuğun üstünden atlanmaz, atlanırsa boyu kısa kalır denir.

Doğum yapmış bir kadının gece gezmesi iyi sayılmaz.

Evde bebek emeklerse misafir gelir, denir.

Erkek çocuğun kesilen ilk saçı atılmaz, babasının cebine bereketi artar inancı içinde konur.

İki bebek kırkı çıkmadan aynı odada bulundurulmaz.

Bulundurulursa birinin büyüyeceğine diğerinin kısa boylu kalacağına inanılır, buna kırk basar denir.

Kırkı çıkmamış bebek sokağa çıkarılmaz, mezarlığın yanından geçirilmez; tersi yapılırsa kırk basar denir.

Kahve içen oğlan çocuğunun bıyıkları çıkmaz, köse kalır.

Küçük çocuk avucunu çok sıkarsa büyüyünce cimri olur.

Bebeğin tabanından öpüldüğünde erken yürüyeceğine inanılır.

Bebegin dudağından öpüldüğünde erken konuşacağına, ensesinden öpüldüğünde inatçı olur.

Küçük çocuk apış arasından bakarsa eve misafir gelir.

Loğusa kadının kırk gün sokağa çıkması iyi sayılmaz.

Yeni doğan çocuğun kopan göbeği nereye atılırsa o mesleği seçermiş.

Yeni gelinin kucağına erkek bebek verilir.

Yeni doğan bebeğin eline iyi huylu olsun ve iyi okusun diye kalem tutturulur.

Yeni doğan bebek Cuma günü yıkanmaz.

Yeni doğan bebeğin ağzına üflenirse o bebeğin cana yakın olacağına inanılır.

Kırklı bebeğin başının altına Kuran, muska, bıçak, çörek otu konulur.

Kırklı kadın kırkının çıkacağı gün üç yakın komşuya gider, daha sonra evden uzaklaşabilir.

Kırklı çocuğu görmeye gelen kişi, kırk basmaması için demir veya kağıt para verir.

Kırklı çocuğun yanına kedi veya köpek sokulmaz, aksi halde "al" basar.

Kırklı çocuk yalnız bırakılacağı zaman başucuna bıçak, soğan, sarımsak bırakılır.

Kırkı çıkmamış kadın bir eve gittiğinde mersin yaprağı batırılmış suyu gittiği eve döker, daha sonra eve girer.

Kırklı çocuğu olan iki kadın iğne değiştirir, yoksa kırk kalkmaz.

 

Eşyalarla İlgili Halk İnançları:

Elden ele makas alınmaz, makas düşman sayılır.

Makasın açık kaldığı evde kavga çıkacağına inanılır.

Makası açık bırakınca düşmanın ağzı açılır.
Kişinin üzerinde elbise dilikmez, kıymeti azalırmış

Sabun bir başkasına el üstünde verilir.

Yatağa çorapla girilmez.

Yemekten sonra kaşığın ağzı yukarı çevrilir, yoksa nasip kapanır.

Kapakla su içilmez, nasip kapanır.

Ava giden kişiye "Nereye gidiyorsun?" diye sorulmaz. Sorulduğu takdirde kişi avlanamaz. "Rastgele"denir

Yol kenarında yatılmaz. Yatan kişileri "yel üstünde gidersin" (şeytan çarpar anlamında) denilir.

Ava giden kişiyle konuşulmaz, rızkı kesilir.

 

Evle İlgili Halk İnançları:

Ezandan sonra komşuya ekmek mayası verilmez.

İki gelin aynı eve alınmaz.

Saçak altından geçen çarpılır.

Evden bir kişi gurbete gittiği zaman o gün ev süpürülmez, dışarıdan misafir alınmaz.

Kapı eşiğinde oturulmaz, insan bekar kalır.

Kapı eşiğinde oturulmaz, kapı eşiğinde şeytan bulunur.

 

Değişik Halk İnançları:

Geceleri tırnak kesilmez

Geceleri aynaya bakılmaz.

Gece sakız çiğnenmez, çiğneyenler için ölü eti yiyor denir.

Gece ayağı ile oynayanın anne ya da babasının öleceğine inanılır.

Gece ıslık çalınmaz, çalan için şeytanı çağırıyor denir.

Gece örümcek almak günah sayılır.

Gece yıldızları saymak iyi değildir denir.

Gece dışarıya kül atılmaz.

Gece yorgan kaplanmaz.

Gece çamaşır yıkanan yerden geçilmez, çamaşır sularının üzerine basılmaz.

Gece kapı arkasında oturulmaz, oturanın iftiraya uğrayacağı düşünülür.

Gece vaktinden önce horoz ötmesi uğursuzluk sayılır.

Gökkuşağının altından geçen insanın cinsiyet değiştireceğine inanılır.

Kayan yıldız ölüme işarettir.

Şimşek çakarken kırmızı giysi giyilmez.

Gece gizlice ay ışığında, gölgede yıkananlar ay gibi parlak olur.

Dolunayda doğan çocuk uğurludur, geleceği ışıklıdır.

Gece aya doğru tükürmek, sövmek uğursuzluk getirir.

Gün dönümünde tarım işleriyle uğraşılmaz, düğün dernek yapılmaz.

Güneş tutulacağı zaman hayvanlar korkudan bağırırlar, güneşin tutulacağını önceden sezerler.

Ay hilal halinde iken iki ucu aşağı olursa o ay yağmurlu, yukarı doğru olursa kurak olur.

Ay yeniye geçmeden tohum ekilmez, ekin biçilmez.

Aysız günlerde ağaç kesilmez, kesilirse kerestesi dayanıklı olmaz.

Aysız günlerde yaylaya çıkılmaz, yayladan inilmez, ormana gidilmez.


Gökkuşağının altında bir erkek geçerse kız, kız geçerse erkek olur.

 

Mevsimlerle, Aylarla ve Günlerle İlgili Hak İnançları:

Cuma saati yola çıkılmaz.

Cuma günü salâ ile ezan arasında iş yapılmaz.

Cumartesi ve Salı günleri çamaşır yıkanmaz.

Çarşamba günü yorgan kaplayan hastalanır.

İkindiden sonra el işi yapılmaz.

Salı günü başlanan iş sallanır, bu nedenle işe başlanmaz.

Salı günü yola çıkılmaz.

Sabah işe giden erkeğin önünden kadın geçmez, geçerse o erkeğin işi rast gitmez.

Salı ve Cumartesi günleri çamaşır yıkanmaz.

Martın birinci günü eve dışarıdan kimse giremez, girerse buzağılar, kuzular ölür.

Ocak ayının birinci günü görülen kimse sana iyi gelirse o yıl yaşarsın, iyi gelmezse hasta olursun.

Salı günü çamaşır yıkanmaz, yıkanan çamaşırı giyen kişi onu kirletemez, ölür.

Cuma günleri dışarı toz dökülmez, işe gidilmez.

Cuma günü örgü örülmez, insan kısmetini kaybeder.

Cuma akşamı tırnak kesilmez, insan gözden düşer.

Cumartesi günü yorgana çarşaf kaplanmaz, çünkü Cumartesi kaplanan çarşaf ölü ister.

Koç katımında koçun üzerine kız çocuğu bindirilirse doğacak kuzu dişi, oğlan çocuk bindirilirse erkek olur.

Ava giden kişiye "Nereye gidiyorsun?" diye sorulmaz. Sorulduğu takdirde kişi avlanamaz.

Yol kenarında yatılmaz. Yatan kişileri "yel üstünde gidersin" (şeytan çarpar anlamında) denilir.

 

Hayvanlarla İlgili Halk İnançları:

Baykuşun saçakta ötmesi ölüme işaret sayılır.

Bir insanın başka bir insana domuz demesi uygun bulunmaz; diyenin iştahını kırk gün kesileceğine inanılır.

Bir evin çevresinde kargaların gezinip uçması iyi sayılmaz.

Ezan sırasında duyulan köpek uluması ölüm haberi sayılır.

Kuşun gagasıyla cama vurması gelecek haberin işareti sayılır.

Kedinin kıbleye dönüp ön ayaklarıyla başını kaşıması yağmur yağacağına işaret sayılır.

Leyleği havada gören o yılı durmadan gezerek geçirir, yerde gören evinde oturur.

Örümcek tutmak fakirliğe yol açar.

Yalan yere yemin edenin başında yemin tutmasın diye ekmek çevrilip köpeğe atılır.

Yaranın üzerinde ekmek ya da şeker çevrilir, sabah ezanından önce bir köpeğe atılırsa yara geçer.

Yılan öldürülüp, suya atılırsa ve yılan suda kaybolursa yağmur yağar ve durmaz, seller olur.

Kurt uluyunca ya ayaz olur ya kar yağar .

Bir evin başında baykuş öterse, o evde biri ölür yada bir yıkım olur.

İnek ilk yavrusunu doğurduğunda ilk sütün (ağız) içine kömür atılarak dağıtılır.Yoksa inek sütü kesilir.

İneğin sütünü yere sağmak iyi değildir, hayvan hastalanır.

İlk yaylaya çıkışta sığırların ortasından bir yabancı geçerse sığırlar hamile kalmaz, doğum yapmazlar.

Bir kimsenin önünden kara kedi geçmesi uğursuzdur.

Baykuş ötmesi uğursuzluktur, yanan bir odun alınarak baykuşa atılmalıdır.

Bir kişinin önüne tavşan çıkması uğursuzluktur, mümkünse gidilen yoldan geri dönülür.

Çakal uluyunca yere tükürmek gerekir, yoksa insanın başına bir yıkım gelir.

Çakal ulumaya başlayınca hava açacak, günlük güneşlik veya yağışlı olacak demektir.

Kedi ile aynı yerde yatmak doğru değildir. Kedi insanın ruhunu çalar, ömrünü kısaltır.

Köpeğin vakitsiz gece havlaması, horozun vakitsiz ötmesi, öküzün gece böğürmesi kötü şeylere işarettir.

Köpek havaya doğru bakarak havlarsa kan dökülecek demektir.

Güvercin, kumru, kırlangıç, leylek öldürmek günahtır.

Avlanan hayvan başkasına verilmez, verilecekse karşılığında demir para alınır.

Tavuğun horoz gibi ötmesi uğursuzluktur, öten tavuk kesilir.

Hıçkırık tutunca; Bir kimse andı denir ve dostsa ansın, düşmansa çatlasın diye söylenir.

Sağ göz seğirmesi sağlığa, sol göz seğirmesi varlığa işaret sayılır.

Saç taramasında tarakta kalan saç sokağa atılmaz; atılırsa bir tavuğun ayağına dolanır, sürekli başın ağrır.

Sol avuç kaşınırsa para gelir, sağ avuç kaşınırsa para çıkar.

Sırtında giysisini diken aklını dikermiş.

 

İnsan Vücuduyla İlgili Halk İnançları:

Elleri diz üzerinde kavuşturmak, parmakları birbirine geçirip el bağlamak iyi değildir, insanın kısmeti kapanır.

Parmakların çatırdaması iyidir, insanın sağlıklı olduğunu gösterir.

El yıkanırken önce sağ elden başlamalı, önce sol elden başlamak uğursuzluk getirir.

Tokalaşırken yada birisine bir şey verirken sağ el kullanılmalıdır, sol el uğursuzluktur.

Çorap giyilirken ayağın Kıbleye doğru uzatılması doğru değildir.

Sağ avuç kaşınırsa para gelir, sol avuç kaşınırsa elden para çıkar.

Akşam sakız çiğnenmez, akşam çiğnenen sakız ölü etidir.

Saç taranırken dökülenler toplanır, ölünce o kişinin kabrine konur. Çünkü bu saçlar kıyamet gününde tekrar bitecektir.

Akik taşı kanamayı keser, insanı yoksulluktan kurtarır.

Gözün seğirmesi olumsuzluğa işarettir, çevrede ölüm meydana gelebilir.

Sol üst azı dişi düşerse evlat yada kardeşin öleceğine inanılır

Kesilen saçın üzerine basılmaz, basılırsa o kişinin başı ağrır.

Ava giden kişiyle konuşulmaz, rızkı kesilir.


Kısmet ile ilgili Halk İnançları:

Eller birbirine bağlanmaz, bağlanırsa kısmetin kesilir denir.

Ellerini kavuşturanın kısmeti kapanır, anası ölür denir.

Gelin ayakkabısının altına kızların adları yazılır, düğün sonunda kimin ismi silinmediyse önce onun evleneceğine inanılır.

Gelin arabasının önünden geçilmez.

Kızlar, iki öğün arasında yemek yerse kısmeti kapanır.

Kapı eşiğinde oturmak iyi değildir, oturanın kısmeti kapanır.

 

Ocak ve Ateşle İlgili Halk İnançları:

Ateşle oynayan çocuk altını ıslatır.

Çamaşır kazanı uzun süre ateşte bırakılmaz, bırakılırsa o evden cenaze çıkar denir.

Sobada ve ocakta odunların ses çıkararak yanması o ev sahibi hakkında dedikodunun yapıldığına inanılır.

Yeşil soğan ve yumurta kabuğu yakılmaz.

Ateşe tükürmek, ateşe sövmek, ateşe tırnak atmak, su dökmek uğursuzluk getirir.

Ateş sönünce cinler, periler ocak başına toplanır.

Ateşi söndürmek için su dökülmez, ateş toprakla örtülür.

Külün üstüne su dökülmez, işenmez.

Gece kül dökülmez, evin bereketi kaçar.

Yağmurun dinmesi için avluya sacayağı atılır, sacayağının ortasına da bıçak saplanır.

Gece külün yanından geçilmez, üstünden atlanmaz, şeytan gelir.

Karaağaçtan beşik, sandık yapılmaz.

Üzümün tanesini, karpuzun sap kısmındaki kabuğunun içini yiyenler yetim kalır.

Ekin ekili tarlada işenmez, cinsel ilişkide bulunulmaz.

Ekin savrulurken harmanın içerisinden geçilmez, geçilirse harmanın bereketi azalır.

Ekin ekmeye, ekin biçmeye giden kimselerin önceden yıkanması, abdest alması uğur getirir.

Nar tanelerini yere dökmek günahtır, nar cennet meyvesidir.

Yoğurt veya süt dışarıya verilirken üzerine üzerlik, kömür, yeşil yaprak konulmazsa ineğe nazar değer.

Dut ağacı dibinde yatmak, oturmak doğru değildir, cin çarpar.

Tarla sınırında uyuduğunda insanı ağırlık basar, çarpılır.

 

Ölüm ile ilgili Halk inançları:

İşi yarıda bırakanın ölümü zor olur denir.

Mahalle halkından ölen olursa dolu su kapları boşaltılır.

Ölünün yıkandığı yerde yedi gece mum yakılır.

Ölü geçerken tırnaklara bakılmaz.

Ölünün gözleri açıksa daha dünyasına doymamış denir.

Ölünün gözleri açıksa, arkasında kısa süre sonra bir başkasının öleceğine inanılır.

 

Özel Günlerle İlgili Halk İnançları:

Dince kutsal sayılan gecelerde süpürge işi yapılmaz.

İki bayram arası düğün yapılmaz.

İki bayram arası nikâh kıyılmaz.

Kurban bayramının ilk üç günü elişi yapılmaz.

Yedi hafta boyunca Cumartesi günleri çamaşır yıkayanın evinden cenaze çıkar.

Arefe günü, yakını ölen kişi dikiş dikmez.

Arefe günü eve odun getirilmez, getirilirse eve odunlarla birlikte mutlaka yılan girer.

Hıdırellez günü gün doğmadan eve getirilen suyla yoğurt tutturulabilir, mayaya gerek yoktur.

 

Ruh, Mezarlık, Türbe ve Ziyaret Yerleri ile İlgili Halk İnançları:

Esnerken ağız kapanır, kapamayan şeytana ezan okumuş sayılır.

Meleğin sağ, şeytanın sol omuzda olduğuna inanılır.

Mezar ve mezarlığa doğru parmak uzatılmaz, uzatılırsa o parmağın ısırılıp ayak altına alınması gerekir.

Parmak kütletilmesi şeytanlara tespih çekmek olarak düşünülür.

Parmak kütletenin şeytanlar başına toplanır.

Türbeden dışarıya bir şey, bir nesne götüren kişiler çarpılır.

Ölüye talkın verilirken can gelir, kalkmak ister, başına tahtaya çarpar. O zaman ölü "eyvah ben ölmüşüm" der.

Ölen bir kişinin etleri ölümünden 40-52 gece sonra kemiklerinden ayrılır.

Ölünün etleri kemiklerden kolay ayrılsın diye o gece evinde dua edilir.

Bir kişi gömüldükten sonra ruhu 7 gün evini ziyaret eder.

Ayakkabı çıkarıldığında ters dönerse, ayakkabı sahibinin tez vakitte öleceği düşünülür.

Rüyada ölü görmek diriye işarettir, misafir gelir.

Yatarken çorapları baş tarafa koymak iyi değildir, insan çabuk ölür.

Eve ölü girmesi iyi değildir, eve dışarıdan ölü getirilirse o evden birbiri ardı sıra üç ölü çıkar.

Resim yapmak günahtır, resim yapan kişi ahrette ona can verecektir.

Mezarlıktan taş, toprak alınmaz.

Ölü gömülene kadar ev süpürülmez, çamaşır yıkanmaz, eve su getirilmez.

Mezarlık genişletilemez, çünkü ölü sayısı artar.

 

Rüya ile İlgili Halk İnançları:

Rüyada minare görmek sevinçli haberdir, ölü diri getirir, yeşil muradtır

Rüyada yumurta görmek kötü söze ve dedikoduya işaret sayılır.

Rüyada beyaz koyun görmek kışa ve yağacak kara işarettir.

Rüyada insan pisliğini görenin eline para geçer.

Rüyada kız çocuğu gören sıkıntılı haber alır.

Rüyada erkek çocuğu gören sevinçli haber alır.

Rüyada eline altın alan para kazanır. Rüyada al at göre muradına erer.

 

Taş ve Su Kültüyle İlgili Halk İnançları:

Suya kızgın kül dökülmez; yapanların uğrayacağına, yani cin çarpmasına tutulacağına inanılır.

Lağıma bulaşık suyu dökülmez, döken çarpılır.

Su içerken sol el başın üstüne götürülür.

Yemekte bardaktan su dökülürse eve misafir gelir.

Gece göle girmek iyi değildir. Geceleri cinler, peri kızları gölde yıkanırlar. Girenlerin ruhlarını periler çalar.

Çeşme başında uyunmaz, şeytan gelir.

Büyük, kökü derinde olan taşın üzerinde uyunmaz, şeytan gelir.

Çamaşır yıkanan suyun üzerinden geçilmez, bu suda şeytan olur.

 

Tarım ve Bitkilerle İlgili Halk İnançları::

Ayva çok olan yerin kışı azgın olur denir.

Çam ağacının kozalağının çok olması o yıl kışın şiddetli olacağına işaret sayılır.

Dört yapraklı yoncayı bulanın talihinin açılacağına inanılır.

Karaağaçtan beşik, sandık yapılmaz.

Üzümün tanesini, karpuzun sap kısmındaki kabuğunun içini yiyenler yetim kalır.

Ekin savrulurken harmanın içerisinden geçilmez, geçilirse harmanın bereketi azalır.

Ekin ekmeye, ekin biçmeye giden kimselerin önceden yıkanması, abdest alması uğur getirir.

Nar tanelerini yere dökmek günahtır, nar cennet meyvesidir.

Dut ağacı dibinde yatmak, oturmak doğru değildir, cin çarpar.

Tarla sınırında uyuduğunda insanı ağırlık basar, çarpılır.

 

UĞUR VE UĞURSUZLUKLA İlgili halk İnançları:

Ayak ayak üstüne atılarak yemek yenmez, sofraya saygısızlıktır denir ve kıtlığa işaret sayılır.

Ayna kırılması uğursuzluktur; aynanın kırıldığı ev yedi sene iflâh olmaz denir.

Ayın 13`ü uğursuz sayılır, o gün hiçbir şey yapılmaz.

Arabanın önünden geçilmez.

Arabanın önünden tavşan geçmesi uğursuzluk sayılır.

Ayakta pantolon giymek yoksulluğa işaret sayılır.

Akşam karanlığında kimseye süt verilmez, verilirse hayvan sütten kesilir denir.

Bir şeyi kırk kere söylersen olur denir.

El ve ayak tırnakları birden kesilmez, kesenin bir üzüntü bir sevinçle karşılaşacağına inanılır.

Hapse giren, ölen birinin yüzüğünü takarsa çabuk çıkar denir.

İnsan üzerinde giysi söküğü dikilmez.

İnsanın önünden kara kedi geçmesi uğursuzluk sayılır.

İğde dalı, leylek boku ve mavi boncuk bir araya bağlanır, koltuk altına konursa nazar değmez denir.

İki kadının arasından geçen erkek karısına söz geçiremez.

Köpek uluması iyi sayılmaz, duyulduğunda sahibine uluyasın denir.

Küle basılmaz, basan çarpılır denir.

Karanlık yerden geçilmez, geçilmek zorunda kalınırsa destur denir.

Kapı eşiğine basma, iftiraya uğrarsın denir.

Kuş pisliği başa düşerse para gelecek denir.

Kulak çınlaması uğursuzluk sayılır.

Kesilen tırnak yere atılmaz, üstüne basılmaz.

Kara kedi görmek uğursuzluktur denir.

Kapının eşiğinden içeriye sağ ayakla girmek uğur getirir.

Merdiven altından geçmek uğursuzluk sayılır.

Mavi boncuk nazarı engeller.

Pazarda, pazarcıdan ilk alışveriş yapan kişinin aldığı malın parasını tezgaha atması uğur sayılır.

Suyun boş yere kaynatılması uğursuzluktur.

Terlik ve ayakkabının ters dönmesi iyi değildir.

Tuvalette konuşulmaz, uğursuzluktur.

Tavuğun ötmesi uğursuzluk sayılır.

Tahtaya üç kez vurmanın kötülükleri kovacağına inanılır.

Terlik ve ayakkabı ters çevrilirse evden ölü çıkar.

Yüzüğün sol ele takılması iyi sayılmaz.

Yeni evlenen erkeğin düğününden sonra eve ilk girişinde bardak kırması uğurlu sayılır.

Yemin eden kişi, yemin ederken sağ ayağını kaldırırsa yemini kabul olmaz.

Ödünç süt verilirken içine kömür parçası ya da yaprak atılır, atılmazsa hayvanın sütünün kesileceğine inanılır.

Hastalar kurşun dökülür.

Kaza geçiren kişinin yeniden kaza geçirmemesi için başında tuz ya da para çevrilir.